TTB, Marmara Bölgesi Tabip Odaları ve Kocaeli Tabip Odası Kocaeli’de 3 Hekimin Darp Edilmesini Protesto Etti: Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz

Haberler

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Marmara Bölgesi Tabip Odaları ve Kocaeli Tabip Odası, Kocaeli’nin Körfez ilçesinde Fatih Aile Sağlığı Merkezi’nde yaşanan 3 doktora yönelik şiddet olayını Kocaeli Şehir Hastanesi önünde protesto etti.

6 Ekim günü Fatih Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli aile hekimleri Ahmet Murat Kazan, Serdar Erişti ve Yılmaz Sarıkaş hasta yakınlarının saldırısına uğramış, olay sonrasında hastaneye kaldırılan 3 doktor tedavilerinin ardından taburcu edilmişti. TTB Merkez Konseyi, Marmara Bölgesi Tabip Odaları ve Kocaeli Tabip Odası yaşanan olayın ardından Kocaeli Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya TTB’den TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Alican Bahadır, Dr. Adalet Çıbık, Dr. Kazım Doğan Eroğulları ve Dr. Onur Naci Karahancı katılırken SES Kocaeli Şubesi, Hekim Birliği, Kocaeli Barosu, Kocaeli Diş Hekimleri Odası, Kocaeli Eczacılar Odası, Kocaeli Veteriner Hekimleri Odası ve TMMOB Kocaeli Temsilciliği ile CHP Kocaeli Milletvekili Dr. Mühip Kanko da destek verdi.

Basın açıklamasını yapan Kocaeli Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Engin Arısoy, “TTB ve tabip odaları olarak sağlıkta artan şiddetin de toplumda körüklenen şiddet dilinin de karşısındayız ve sağlıkta şiddetle etkin mücadele çağrımızı yineliyoruz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecektir” dedi.

TTB Merkez Konseyi adına söz alan Eroğulları, sağlıkta şiddetin politik bir tercih olduğunu ve iktidarın üç beş oy kaygısıyla karar vererek hekimlerin/sağlık emekçilerinin yaşam hakkını hiçe saymayı tercih ettiğini söyledi. “Biz meslektaşımıza vahşice indirilen yumrukların sahiplerini biliyoruz. Bu yumrukları indirenler yıllardır hekimliği ve hekimleri değersizleştiren politikaları sürdürenlerdir. ‘Hekim dövme özgürlüğümüz’ diyen zihniyete ifade özgürlüğü diyenlerdir. Biz TTB olarak defalarca sağlıkta şiddetin önlenmesi için Meclis’e partilere ve gerekli yerlere TCK’de istediğimiz değişiklikleri ve çözüm önerilerimizi sunduk. Bizim bu şiddeti durdurmaya gücümüz de var, irademiz de var. Biz bu şiddeti durduracağız. Gerekirse genel grev dahil her türlü eylem kararını almaktan geri durmayacağız” diye konuştu. Sağlık Bakanı’na da seslenen Eroğulları, “Bu son olsun, son olacak. Sağlıkta şiddetin birkaç tweet ile önlenemediğini gördünüz. Ya samimi olun bizlerle birlikte sağlıkta şiddeti önlemek için gerekli adımları atın ya da tweet’lerinizi alıp gidin” ifadelerini kullandı.

Darp olayının ardından bir hastanın “Şimdi benim ilacımı kim yazacak? Bu kadar insanı mağdur etmeye hakkınız yok” dediğini anlatan darp edilen hekimlerden Dr. Ahmet Murat Kazan ise, “Hayır sevgili vatandaşım, biz seni mağdur etmedik. Bizi mağdur ettiği gibi seni de mağdur eden şiddetti. Sen o gün şiddet yüzünden ilacını yazdıracak doktor bulamadın. Lütfen sevgili vatandaşım lütfen anla artık. Şiddet yüzünden artık seni muayene edecek, sana tedavi uygulayacak doktor bulamıyorsun” şeklinde konuştu.

Basın açıklamasında ayrıca Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko ve SES temsilcisi Murat Harata da söz aldı.

Basın açıklamasının tamamı şöyle:

MESLEKTAŞLARIMIZA VE SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YAPILAN HER TÜRLÜ ŞİDDETİ KINIYORUZ

YAŞAMAK VE YAŞATMAK İSTİYORUZ

Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak; 2003’ten beri ülkemizde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile had safhaya ulaşan piyasacı; halk sağlığını ve hekimleri/sağlık emekçilerini yok sayan, değersizleştiren, kışkırtılmış sağlık politikalarının sağlık sistemini işin içinden çıkılmaz hale getireceğini, şiddeti daha çok artıracağını defalarca söyledik. Nitekim sağlıkta şiddet nedeniyle 1988’de kaybettiğimiz Dr. Edip Uğurcan Kürklü dışındaki tüm meslektaşlarımızı yaratılan tüketici sağlık politikalarının hızla bizleri de tükettiği son 20 sene içerisinde kaybettik.

Özellikle Dr. Ersin Arslan’ın katledilmesinin ardından sağlıkta şiddete karşı etkili önlemler için birçok kez iktidarı uyardık, yasa önerilerimizi sunduk. Ancak çağrılarımıza kulak verilmemesi sonucunda her gün Türkiye’nin farklı şehirlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda adım atmak zorunda kalan Sağlık Bakanlığı’na; önerilerimizin yalnızca bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız yasayla da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen, düşmanlaştırıcı politikalarla sağlık sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik. Geldiğimiz noktada, ne gerçekten caydırıcı önlemler alındı ne de çalışma alanlarımızda ve koşullarımızda sağlıkta şiddete karşı düzenlemeler yapıldı. Bunların en son örneğini önceki gün burada ki meslektaşlarımız yaşadı.

Her geçen gün sorunlarımız artarak devam ediyor. Başta yaşadığımız şiddet olmak üzere, çalışma koşullarımızın giderek kötüleşmesi, ekonomik ve özlük haklarımızın yıllar içindeki gaspı, malpraktis davaları,  3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalar, bulunamayan ilaçlar, ertelenen  ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmişliği ve son zamanlarda iyice derinleşen ekonomik zorluklar, hayat pahalılığı, toplumun sağlığını bozmuştur. Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, iktidarın şiddet dili, sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sağlığın fiziksel, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de zarar görerek sağlık alanlarında şiddete de zemin oluşturmuştur.

Sağlık Bakanlığı yaşadığımız bunca soruna ve şiddete karşı sadece tweet atmakla yetinmektedir. Sağlık Bakanı’na yeniden sormak istiyoruz: Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Herhangi bir önlem almayacak mısınız?  Daha önce verdiğiniz sözleri ne zaman yerine getireceksiniz? Görmüyor musunuz, duymuyor musunuz, her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sağlık emekçisi her gün şiddet görüyor. Tüm hekimler/sağlık emekçileri geçim derdi ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin %84’ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız.

Önceki gün burada üç arkadaşımız hasta ve yakınları tarafından şiddete uğramıştır.  Sağlık Bakanı ve diğer yetkililerin önlem alma konusunda harekete geçmeleri için bunlar yeterli değil midir?

TTB ve tabip odaları olarak sağlıkta artan şiddetin de, toplumda körüklenen şiddet dilinin de karşısındayız ve sağlıkta şiddetle etkin mücadele çağrımızı yineliyoruz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecektir.

YAŞAMAK ve YAŞATMAK İSTİYORUZ!

Türk Tabipleri Birliği
Marmara Bölge Tabip Odaları
Kocaeli Tabip Odası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.