Prof. Dr. Nusret Fişek Yıllar Öncesinden Bugünün Yöneticilerine Sesleniyor

Makale

Bugün ülkemizde 128 tıp fakültesi bulunmaktadır. Bu fakültelerin 92’si devlet, 37’si ise vakıf üniversitelerine bağlıdır (1). Mevcut tıp fakültelerinin 76 tanesi halen mezun vermektedir. Vakıf üniversitelerine ait tıp fakültelerinden 4’ü öğrenci almamaktadır.

Eğitimlerini sürdüren tıp fakültelerinin yaşadıkları en büyük sorunların başında yeterli sayıda öğretim üyesinin bulunmaması gelmektedir. 1 Haziran 2022 – 31 Ağustos 2022 tarihleri arasında Resmi Gazetede yer alan tıp fakültelerinin akademik ilan başvurularını incelediğimizde devlete ait tıp fakültelerinde 485, vakıf üniversitelerine ait tıp fakültelerinde 334 olmak üzere toplam 819 akademik kadronun boş olduğu anlaşılmaktadır (2). Bu ilanlarda dikkat çeken bir husus da yeterli başvuru yapılmadığı için ilanların tekrar tekrar verilmiş olmasıdır.

Bu tespitin yanı sıra tıp fakültelerine alınan öğrenci sayılarındaki artışlar da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 2023-2024 eğitim ve öğretim yılında mevcut tıp fakültelerine 21.950 kontenjan ayrılmıştır. Bunlar içinde devlet tıp fakültelerinin kontenjanları 16.546, vakıf tıp fakültelerine ait olanlar ise 5404 olarak belirlenmiştir (3).

Prof. Dr. Nusret Fişek’in Uyarı ve Önerileri

Tıp eğitiminin bugün içinde bulunduğu sıkıntıları 1988 yılında gören, bu mesleğin saygın emekçisi ve Türk Tabipleri Birliği’nin unutulmaz Başkanı Prof. Dr. Nusret Fişek hocamız, çözüm önerilerini o zaman Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Sağlık Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) yetkililerine şöyle aktarmıştı:

YÖK’e Açık Mektup:
“Tıp Fakülteleri çağlar boyunca genel pratisyen yetiştirdiği için kimi istisnalar dışında hemen her fakültede amacın genel pratisyen yetiştirmek olduğu söylenir. Ancak, öğretim programlarına bakılırsa uygulamaların bu amaca uygun olmadığı görülür. Fakültelerin çoğunda her bir bilim dalı kendisine ayrılan sürede olanakların elverdiğince fazla bilgi vermek ve uygulamaların dünya ölçüsünde en yüksek teknoloji ile nasıl yapılacağını göstermek çabasındadırlar.

Yazımı çözüm konusunda birkaç önerimi sunarak bitirmek istiyorum:

1. Tıp fakülteleri eğitebilecekleri kadar öğrenci almalıdır. Öğretim elemanı, eğitim araç ve gereçleri, hastaneleri yeterli olmayan gecekondu fakülteler, eksiklikleri tamamlanıncaya kadar öğrenci almamalıdır.

2. Tıp eğitiminin ilk iki yılında, temel bilimlerde ve halk sağlığında temel bilgiler verilmelidir. Sonraki yıllarda temel tıp bilimleri, klinik tıp bilimleri ile entegre edilmelidir.

3. Öğrencilerin devlet ve SSK hastanelerinde “yaz stajı” yapmaları zorunlu olmalıdır.

4. Son sınıflardaki eğitim poliklinikleri usta-çırak eğitimi şeklinde sürdürülmeli, öğrenci, hastasının laboratuvar muayenelerini kendisi yapabilmeli, tedavi kararını verdikten sonra hocasının fikrini almalıdır.

5. Öğrenciler fakültelerde sağlık ocağı hizmetlerini yürütmek, diğer sağlık personelini denetlemek ve eğitmek için de eğitilmelidir. Son sınıfta usta-çırak yöntemi ile sağlık ocağı hizmetlerini yürütebilme becerisini kazanmalıdırlar.(4)

“Eğitimi Eksik Hekim Enflasyonu!”

Ayrıca Nusret Hocamız, Toplum ve Hekim Dergisi’nde kaleme aldığı; “2000 yılında Türkiye’de ve Dünyada Hekimlik” başlıklı yazısında şunları söylemişti:

“Bugün Türkiye’de iyi kullanılırsa, yeterli sayıda hekim vardır. DPT, ülkemizin daha fazla hekime ihtiyacı olduğu görüşündedir. DPT, hekim gereksinimini gelişmiş ülkelerdeki hekim/nüfus oranına göre hesaplamaktadır. Bu yanlış bir yöntemdir. Her ülkenin istihdam gücü ve halkın hekim kullanma alışkanlığı farklıdır. SSK’nın istatistiklerine dayanarak yaptığı hesaba göre, Türkiye’de 1250 kişiye 1 hekim yeterlidir. Zorunlu hizmeti olmayan genç hekimlerin kamu sektöründe iş bulma güçlüğü ve muayenehane açıp serbest piyasada tutunabilmesinin hemen hemen olanaksız oluşu, bu hesabın doğruluğunun bir kanıtıdır. Önümüzdeki yıllarda, hekim mevcudumuza her yıl 5.000 yeni hekim eklenince, hekim başına düşen nüfus hızla azalacaktır. Hekim enflasyonu çözülmesi gereken bir sorun olacaktır.(5)”

Tıp eğitimi ve ülkemizdeki sağlık hizmetleri konusunda büyük kaygılar duyan Prof. Dr. Nusret Fişek, 1990 yılında TBMM’de kurulan Tıp Eğitimi Sorunları İnceleme Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli’ye de şunları yazmıştı:

“Bu ülkede hekim ihtiyacını tayinde göz önüne alınacak faktörlerin başında hekim gücü ve halkın hekime başvurma alışkanlığı gelir. Batı ülkelerinde 600 kişiye 1 hekim ve kişi başına yılda 5 kez hekime başvurma gözlenen bir durumdur. Türkiye’de SSK’nin hizmetlerinden yararlananlarda kişi başına hekime başvurma sayısı 1,5’tur. Bu sayı sigortalıların aileleri için ise 0,99’dur. Bu durumda Türkiye’de uygun bir istihdam politikası uygulandığı takdirde 2.000 kişiye 1 hekim yeterlidir. Bugün ise Türkiye’de yaklaşık 1.250 kişiye 1 hekim vardır.

Türk Tabipleri Birliği olarak değerli Komisyonunuza 3 somut öneri sunmak istiyoruz:

  1. Tıp fakültelerine alınacak öğrenci sayısı en çok 2.500 düzeyine indirilmelidir.
  2. Tıp fakültelerinden mezun olacak hekimler 2 yıl süre ile kendilerine konsültasyonluk yapacak olan uzman hekimlerin hastanelerinde çalıştırılmalı.
  3. Yeterli alt yapısı, öğretim üyesi, araç-gereci bulunmayan fakülteler bu ders yılından
    başlayarak öğrenci almamalıdırlar.”

Prof. Dr. Nusret Fişek hocamızın yıllar öncesindeki önemli tespitlerinden günümüze gelecek olursak karşımıza çıkan tablo şöyledir:

  • Türkiye’nin nüfusu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre (TÜİK 2022
    verileri) 31 Aralık 2022 itibarı ile 85.279.553’tür.
  • Türkiye Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye’de toplam hekim sayısı 194.688’dir. Bunların içinde 95.600 uzman hekim, 53.697 pratisyen hekim ve 45.391 asistan hekim bulunmaktadır.
  • Bu veriler doğrultusunda hekim başına düşen nüfus 438 olmaktadır.
  • Hekime başvuru sayısı ile toplam olarak 854.328.324’tür. Bu durumda bir yılda hekime başvuru sayısı 10 olarak belirlenmektedir (7).

Sonuç olarak, Prof. Dr. Nusret Fişek hocamızın önerilerinin dikkate alınmaması nedeniyle hem tıp eğitimi ve hem de sağlık hizmetlerimiz bir karanlığa doğru sürüklenmektedir. Artık, hekime ulaşmanın sorunları çözmediği, hekim eğitiminin yetersizliği ve sağlıkta şiddet olaylarının inanılmaz boyuta ulaşması nedeniyle hekimlerimizden ve sağlık çalışanlarımızdan yeterli bir tıp hizmeti beklemek hayalden başka bir şey değildir.

Kaynakça:

1. YÖK-Atlas Ağustos-2023.
2. T. C. Resmi Gazete:1.06.2023-Sayı:31853-31.08.2023-Sayı-32939.
3. Artan Tıp Fakülteleri Kontenjanları ve Önerilerimiz. TTB 21.08.2023
4. Prof. Dr. Nusret Fişek. ”YÖK’e Açık Mektup” TTB Haber Bülteni Sayı: 8.Şubat 1986.
5. Prof. Dr. Nusret Fişek: 2000 yılında Türkiye’de ve Dünyada Hekimlik. Toplum ve Hekim. Sayı:46 Mart 1988. Sayfa:64-65.
6. Prof. Dr. Nusret Fişek: TBMM Tıp Eğitimi  Sorunları İnceleme Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kalemli ‘ye 30 Mart 1990 tarihinde yolladığı mektup.
7. Tıp Dünyası, Dayanışma Umudu.27 Ekim 2023.

Prof. Dr. Semih Baskan
Emekli Öğretim Üyesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.