Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki görevinden Rektörlük tarafından 30 Eylül 2016 tarihi itibarıyla iki ay süreliğine açığa alınan ATO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Benan Koyuncu, bireysel bir şikâyet üzerine, sosyal medya hesaplarındaki mesajlar gerekçe gösterilerek görevden alındığını söyledi. Koyuncu, kendisiyle paylaşılmayan bu bilgilerin, yandaş medyaya haber olarak verildiğini, kendisinin de oradan öğrendiğini kaydetti.
“Bir insanın 25 yıllık emeğiyle oynamak öyle kolay bir iş değil” diye konuşan Koyuncu, inceleme sonucunda ne karar çıkarsa çıksın hukuki yollardan itiraz edeceğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de başvuracağını bildirdi. Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Benan Koyuncu ile açığa alınma sürecini ve yaşadıklarını konuştuk.
Mutlu Sereli Kaan
Dr. Benan Koyuncu 5 yıllık genç bir hekim. Hekimliğinin ilk iki yılında Diyarbakır’da görev yaptı. Üç yıldır Ankara’da, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde acil tıp asistanı olarak görev yapıyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi arasındaki işbirliğinden kaynaklı olarak Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışıyor. 2007 yılında, tıp fakültesi öğrencisiyken tanıştığı Türk Tabipleri Birliği’nin çeşitli birimlerinde aktivist olarak görev yapmış. 2016 Nisan’ında göreve gelen Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu’nun üyesi.
Dr. Benan Koyuncu, 15 Temmuz darbe girişimini izleyen OHAL sürecinde, 30 Eylül 2016 tarihinde, acil nöbetinde olduğu bir akşam “gizli” ibareli bir zarf ile 2 ay süreyle görevinden açığa alındı. Gerekçe; “terör örgütleriyle ilgili bağı oldu şüphesi”. “Bizim gördüğümüz sadece sosyal medya hesaplarına bakarak edindikleri bir şüphe. Bunu da daha sonra öğrendim” diyor Koyuncu.
Her Cuma hastane önünde basın açıklaması
Koyuncu’nun açığa alınması tepkiye yol açtı. Hemen ertesi gün Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi önünde Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası’nca düzenlenen bir basın açıklaması yapıldı. Açığa alınma sona erinceye kadar, her Cuma günü, 12.30’da, Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Acil önünde basın açıklamaları yapılmaya devam edecek.
Koyuncu’nun sürece ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
“Eğitimimden de mahrum bırakıldım”
“Asla olmayacak şeyler karşımıza çıkıyor. Eğitim gören bir asistanın böyle bir nedenden görevinden alınması kabul edilemez. Ben bu süreçte eğitimimden de mahrum bırakılmış oluyorum. Ellerinde somut deliller yokken beni açığa alarak, kamuoyu önünde benimle ilgili ön yargı yaratıyorlar. Yeni Şafak gazetesinde örneğin, bizim mecliste yaptığımız açıklamadan sonra “terörist doktor” diye haber yaptılar. Bu şekilde beni damgalamış da oluyorlar. Bu hukuken doğru değil. Açığa alınmamı gerektirecek hiçbir şey yok ortada.”
“Yurtdışındaki sağlık meslek örgütleriyle temasa geçeceğiz”
“Yurtdışındaki sağlık örgütleriyle, Türkiye’de bir meslek örgütü yöneticisinin herhangi bir gerekçe gösterilmeden açığa alındığı ile ilgili temasa geçmeye karar verdik. Meclis görüşmeleri yapmaya karar verdik. Örneğin Murat Emir ile TBMM’de bir basın toplantısı düzenledik.”
“Hukuki süreci başlatacağız”
“Basına yansıyanlardan sonra Rektörlükten öğrendiğimiz, bireysel bir şikâyet olduğu. O kadar kolay değil, bir kişinin 25 yıllık emeğiyle oynamak. Biz şu anda bu sürecin sonlanmasını ve kararın çıkmasını bekliyoruz. Bundan sonra hukuki süreci başlatacağız. Ama Yeni Şafak gazetesine yaptığı haberle ilgili olarak tazminat davası açtık.”
“Soruşturma sürüyor”
“Soruşturmam bana yazılı olarak iletildi. Ona avukatımla beraber yanıt verdik, onu da ilettik. Şimdi cevabını bekliyoruz. 5 tane soru sorulmuştu; hep aynı soru… Herhangi bir terör örgütü ile bağınız var mı?, iletişiminiz hiç oldu mu, medyada onlarla ilgili bir şey paylaştınız mı, herhangi bir eyleme katıldınız mı? Ben de, tabip odası yöneticisi olduğumu, bu anlamda pek çok eyleme katıldığımı, iyi hekimliği savunan bir hekim olarak, ülkeyle ilgili sıkıntıları kendi sosyal hesabımdan paylaştığımı söyledim.
“Kamudan insan atmak istiyorlardı, darbeyi fırsata çevirdiler”
“İşten atmak istedikleri kişileri bu şekilde çok kolay atabiliyorlar. ÖYP’liler, barış akademisyenleri, Eğitim Sen’e düzenlenen operasyon, on binlerce insanın görevden alınması… Aslında kamudan insan atmak istiyorlardı, bu şekilde bir araç oldu ellerinde. Muhalif kesimi zaten çıkarmak istiyorlardı işten, bu bir bahane oldu. Fırsata çevrildi ama bir de şöyle bir kolaylıkları oldu; insanlar da çekinip sustular hemen. O damgadan korktular. Bir şey yaparsak, bu defa tamamen ihraç edilebiliriz diye korktular.”
“Ne karar çıkarsa çıksın itiraz edeceğim”
“Ne kadar çıkarsa çıksın dava açacağız. Hiçbir karar çıkmasa da dava açacağız; bir ay boyunca ellerinde hiçbir şey yokken beni açığa aldılar, tazminat davası açacağım. AİHM’de de dava açmak istiyorum.”
“Bütün toplum kesimlerine mesaj veriliyor”
Sosyal medya gezi olaylarından bu yana etkili olarak kullanılmaya başlandı Türkiye’de. Bunun da bir cezası olarak bu başlatıldı. Sosyal medya paylaşımlarından dolayı bir sürü kişi çeşitli şekillerde cezalandırılıyor. Bütün toplum kesimlerine bir mesaj veriliyor, herkes geri çekiliyor. Toplum geri adım atmazsa, bunların hepsi boşa çıkartılacak. Bizim bu yaşadıklarımızın o zaman bir anlamı olacak. Bir ay görevden açığa alınmak çok çok büyük bir travma değil ki, şu anda cezaevlerinde çok büyük işkencelerden bahsediliyor. Ama toplum geri adım atmazsa, korkmadığını dile getirebilirse olacak bu.