Ali İhsan Ökten
Prof. Dr. Gazi Yaşargil Anısına Saygıyla…
“Tıp pratiği, bilime dayalı bir sanattır.
Bir meslek, bir iş değil,
kalbinizin zihninizle eşit şekilde
çalışacağı bir meslektir.”
—William Osler, Cerrahinin Felsefesi
İnsan coğrafyası, insanların çevreleriyle nasıl etkileşime girdiğini ve onu nasıl şekillendirdiğini inceler. Hekimler için bu terim, hücrelerimiz, dokularımız ve organlarımız arasındaki karmaşık etkileşimlerin toplamı olan içsel bir insan coğrafyasını da ifade edebilir. Cerrahlar, bu içsel coğrafyayı değiştirme konusunda nihai ayrıcalığa sahiptir: Tedavi etmek, yeniden inşa etmek veya hafifletmek.
Cerrahi, bir doğa bilimi olan tıp biliminin ana gövdesinden çıkan eski ve büyük bir daldır; yaprakları ve meyveleri ile güçlü ve büyüleyici bir görünümü vardır. Tıp içinde cerrahiyi etkileyici ve gizemli kılan ise bilimin yanı sıra sanat yönünün çok yüksek seviyede olmasıdır. Günümüzden 2 bin 500 yıl kadar öncesinde tıbbın da babası sayılan Hipokrat, “tıbbın bir sanat olduğunu” söylerken sanırım cerrahiyi bu sanatın itici gücü olarak düşünmüştür.
Bir cerrah, cerrahi bilimini, gösterdiği özenin derinliği ve el becerisinin sanatı aracılığıyla uygulayarak insanlığa hizmet eder. Bu da cerrahiyi en seçkin sanat biçimlerinden biri haline getirir. Al-Mefty’e göre; cerrahi, sanatın, bilimin ve etiğin doruk noktasıdır. Derin bilgi ve keskin deneyime dayalı, iyi düşünülmüş bir planın ustaca uygulanmasıdır. Hastanın durumu veya hastalığı tarafından belirlenen beklenmedik durumlara, kusursuz bir eylem ve sıfır hata payıyla, bir saniyenin kesrinde tepki verme yeteneğidir. Sanat da cerrahi de mükemmelliğe ulaşmaya çalışır. Gerçek şu ki, ona ancak yaklaşabiliriz.
Tıp felsefesinde iyi bir cerrah olmak için çalışkanlık, dayanıklılık, esneklik, kararlılık, cesaret gibi özelliklerin yanı sıra alçak gönüllülük, empati yeteneği ve merhamet de son derece gerekli karakteristiklerdendir. Dunphy’e göre cerrah, eski usul bir doktor olmalı; duygusal, uygulamalı bir bilim insanı, bir mühendis, bir sanatçı ve bir din adamı… Çünkü yaşam ya da ölüm genellikle cerrahi kararların geçerliliğine bağlıdır ve cerrahın yargısı, eylemdeki cesaret ve yüksek derecede teknik yeterlilikle desteklenmelidir.
Tıp felsefesi üzerine önemli çalışmaları olan Fransız Prof. Dr. Rene Leriche’in “La Philosophie de la Chirurgie – Şirürjinin Felsefesi” adlı kitabında: “Ameliyat sanatını biraz alışkanlık mümkün kılar, beceri buna mükemmellik katar ve herkes oldukça kısa bir zamanda bu sanatı elde edebilir. Fakat ameliyatı yerinde ve zamanında yapmayı, bunun gerekli olduğu yahut da çekimser olmamız gereken halleri, başarıya veya başarısızlığa etki eden şartları, bu şartlara göre ameliyatta yapılması gereken değişiklikleri, elde edilecek sonuçları ve bu sonuçları mümkün olduğu kadar memnun edici şekle koymanın imkanlarını bilmek: İşte cerrahlık sanatının güç tarafları ve işte onun ilmini meydana getiren unsurlar bunlardır” diye belirtir.
Bir Nörocerrah Olarak Yaşargil
Prof. Dr. Gazi Yaşargil, yirminci yüzyılın cerrahı unvanı ile geriye yetiştirdiği birçok cerrah, buluşunu yaptığı birçok cerrahi alet, birçok cerrahi teknik bırakarak 100 yaşında vefat etti. O aynı zamanda modern nörocerrahinin babasıydı. Ameliyatlarını bir sanatçı duyarlılığı titizliği ile yapmak için önce mikroskobu ameliyatlarda kullandı, sonra mikrocerrahi aletleri ve yeni mikrocerrahi teknikler geliştirdi. Bugün birçok cerrahi disiplinde mikrocerrahi uygulanıyorsa bu Yaşargil’in tıp bilimine olan bir mirasıdır. Hasta sonuçları, cerrahi yetenekleri ve yaratıcılığı, özellikle nöroşirürji alanı ve genel olarak cerrahi sanatı üzerindeki etkisi büyük, derin ve kalıcıdır. Bunları yapması için bir yaratıcılığa ihtiyacı vardı. Yaşargil belki de hekim olmasaydı bir sanatçı olacaktı. Ancak tarih onu hem cerrah hem sanatçı yaptı. Onu bu hale getiren ilham verici zekası ve ilham verici vizyonuydu. Profesör Yaşargil, nöroşirürjiyi bugün uyguladığımız ince sanata dönüştüren bir devrime öncülük etmiştir. Yaratıcılığı, özverisi, enerjisi ve ustaca tekniği, katkılarını o kadar önemli kıldı ki, ona nöroşirürjide yüzyılın cerrahı unvanını kazandırdı.
Yaşargil Sadece Bir Cerrah Değil Aynı Zamanda Sanatçıydı
Leriche’nin, Dunphy’nin, Al-Mefty’nin veya birçok hekimin tanımladığı şekilde, Profesör Yaşargil bir hekim, bir cerrah ancak bunlardan da öte bir sanatçıdır. Al Mefty’e göre; “Yaşargil’i cerrah olarak adlandırmak garip gelebilir, ancak cerrahı bir varlık olarak kullanıyorum ve mikronöroşirürjinin tüm nöroşirürjik lezyonların daha iyi tedavisinde oynadığı derin role saygı duyuyorum. Kendisinin de belirttiği gibi, “Mikronöroşirurji alanının… sonunda klinik nöroşirurjinin tüm alanını kapsayacağını öngörmüştüm” diye belirtir. Al-Mefty, diğer nöroşirurji devlerinin, nöroşirurji ve sinir bilimleri alanını ilerletmek için büyük katkılarda bulunduklarını, ancak Profesör Yaşargil’i, onlardan ayrı tutarak parlak bir zekanın ve özverili bir ruhun yetenekli ellere rehberlik ettiği “operatif nörocerrahi”nin bir örneği olarak anlatır. Profesör Yaşargil ise bu durumu şu sözlerle güzel bir şekilde ifade etmiştir: “Her cerrahi eylem yalnızca bilim, deneyim, bilgi ve teknikleri değil, aynı zamanda bir beyin cerrahının sanatsal, felsefi ve dini tutumlarını da içerir. Eros’un, insan beyninin çok modlu potansiyellerini, sürekli uyarım ve dürtüleriyle bir arada tutan birleştirici güç olduğuna inanıyoruz.”
Cappabianca, “Surgery as Art” başlıklı yazısında artık başka bir dönüm noktasında olduğumuzu, cerrahiyi, belirgin yeteneklere sahip tekil cerrahların olağanüstü performanslarının çok ötesinde bir sanat olarak, kavramsal cerrahi sanatından bahsetmenin doğru olduğunu düşünür. Ünlü Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, başyapıtı “Ficciones”de, insana bedensel niteliklerin bir uzantısı olarak farklı aletlerin kullanımını atfetmiştir: Mikroskop görme duyusunun bir uzantısı, telefon sesin bir uzantısı, pulluk kolun bir uzantısı ve kitap hafıza ve hayal gücünün bir uzantısıdır. Benzer şekilde, Yaşargil için mikroskobu cerrahide ilk kez kullanmasıyla, yeni cerrahi aletler ve yeni cerrahi teknik buluşları ile basit ve muhtemelen zarif bir performans aracılığıyla daha da az müdahaleci hale gelen operatif eylemde teorik bir kavramın uzantısı olarak görebiliriz. Cerrahi, artık müdahaleci ve yıkıcı değil, aksine basit ve minimaldir ve kavramsal sanatın bir biçimi haline gelmiştir. Bugün için minimal ve kavramsal cerrahiden bahsediliyorsa cerrahlar Yaşargil’e çok şey borçludur.
Gazi Yaşargil sadece yukarıda anlattıklarımızdan ibaret değildir. Onun tarih, sanat, bilim, kültür ve felsefe konusundaki derin bilgisi ve anlayışı her zaman şaşırtıcıydı. Yaşargil’e göre de cerrahi bir sanattı. Mikronöroşirurji Teknikleri kitabının önsözünde Profesör Kray B. Hugh Cairns ile birlikte şu sonuca varmıştır: “Cerrahi her zaman bir sanattır ve öyle olmak zorundadır, ancak ilerlemesi ve dolayısıyla canlılığı, bilimsel yöntem ve keşiflerin maksimum düzeyde uygulanmasına bağlıdır.” Cerrahi eylemler ve hastaların önceki ve sonraki gözlemleri, beyin cerrahlarının beyinlerindeki iletişim, teknoloji, bilim, matematik, felsefe, din, sanat ve oyunun sabit kombinasyonuna bağlıdır. Sanat felsefesi, estetik etik ve etik estetik arasındaki dinamik dengeyi korumalıdır. “Bir Nörocerrahın Düşünceleri” başlıklı makalede, genç meslektaşlarına teknoloji ve bilime gösterdikleri ilgi kadar sanata ve felsefeye de ilgi göstermeye davet eder. Tüm bu nedenlerle Yaşargil kolektif bir insandır. Gazi Yaşargil’in hayatı ve çalışmaları, disiplinler arası iş birliğinin gücünün ve cerrahi inovasyonun kalıcı etkisinin bir kanıtıdır. Yaşam boyu süren çalışmaları sadece beyin cerrahları tarafından değil tüm meslektaşları tarafından takdir edilmiştir. Dünyanın dört bir yanına davet edilmiş ve birçok seçkin ödüle layık görülmüştür. Bol enerjisi, ilham verici zihni ve rakipsiz ruhu, nöroşirürjiye olan mutlak bağlılığı onu çağının ötesinde bir nörocerrah ve nörosanatçı yapmıştır.
Sonuç
Yirminci yüzyılın cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil, yüz yaşına yakın arkasında buluşu olan birçok mikrocerrahi alet, birçok cerrahi teknik ve yetiştirdiği birçok cerrah bırakarak aramızdan ayrıldı. Onun vefatından tüm dünya bilim camiası üzüntü duydu ve mesaj yayınladı. Çünkü onun kaybı sadece bizim ülkemizin değil tüm dünyanın kaybıydı. Çünkü Yaşargil, İmhotep, Galen, Hipokrat, Avicenna gibi çağının ötesinde bir insan, bir hekim, bir cerrah, bir entelektüel ve aynı zamanda cerrahinin sanatçısıydı. Yaşargil, beyin cerrahisini geleneksel cerrahiden modern cerrahiye geçmesini sağlamıştır. Dünya tıp ve hekimlik tarihi ve biz hekimler ve biz beyin cerrahları bugün zarar vermeden beyine dokunuyorsak, bir takım minimal invaziv cerrahi girişimleri yapıyorsak onun sayesindedir. Bazı insanlar ölümsüzdür. Yaşargil hocamızda yüzyıllar sonra bile aynı bugün gibi hatırlanacak ve saygı duyulacaktır.
Kaynaklar
1- Al-Mefty O. M. Gazi Yaşargil: the time in Little Rock. Neurosurgery. 45(5):1019–1024. 1999
2- Cohen SM, Luks FI. The natural beauty of human geography: The roles of art in surgery. Surgery. May;181:109288, 2025
3- Flamm ES. Professor M. Gazi Yasargil: an appreciation by a former apprentice. Neurosurgery. 1999;45(5):1015–1018.
4- Okten Ali Ihsan. Minimalism in Art, Medical Science and Neurosurgery. Turk Neurosurg; 28(2):307-312. 2018
5- Peck J. The art of surgery. Am J Surg. May;187(5):569-74. 2004
6- Paolo Cappabianca. Surgery as art. Surg Neurol. 2006 Mar;65(3):315.
7- Tamer Akça, Süha Aydın. René Leriche and “Philosophy of Surgery” in the light of contemporary medical ethics. Turk J Surg . Sep 1;29(3):131–138. 2013
8- Tew JM. Gazi Yaşargil: neurosurgery’s man of the century. Neurosurgery;45(5):1010. 1999
9- Toledo-Pereyra L.H. The art in surgery: the relevance of artistic expression in the surgeon’s life. Toledo-Pereyra LH. J Invest Surg. 2003 Mar-Apr;16(2):53-4
10- Yaşargil MG: Microneurosurgery: CNS Tumors—Surgical Neuropathology, Neuroradiology, Neurophysiology, Clinical Considerations, Operability, Treatment Options. New York, Georg. Thieme 1994, vol IVA, p vii.
11- Yaşargil MG. A legacy of microneurosurgery: memoirs, lessons, and axioms. Neurosurgery.45(5):1025–1091. 1999


