Türk Tabipleri Birliği Depremde Ne Yaptı?

Gündem

Afetler, ilk çağlardan bu yana insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Başta depremler olmak üzere yangınlar, büyük kazalar, patlamalar, sel baskınları, heyelan, terör olayları, salgınlar, göç gibi doğal veya yapay afet olayları tarih boyunca insan topluluklarında ve fiziksel çevrede çok büyük kayıplara, hasarlara ve yıkımlara yol açmıştır. Doğal ve insan eliyle oluşan afetlerin ortak noktası; öncelikle insan hayatını ve sağlığını tehdit etmeleri ardından ekonomik ve ekolojik yıkımlara neden olmalarıdır. Ülkemizde, olağandışı durumlar (deprem, sel gibi doğal afetler, savaş, endüstriyel kazalar, hızlı göç gibi insan eliyle oluşan afetler) sık yaşanmaktadır. Özellikle son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir artış gözlenmektedir.

Bir olağandışı durum ortaya çıktığında öncesinde hazırlıklı olmak, hızlı ve etkin bir hizmet sunarak kısa orta ve uzun vadede yıkımın etkilerini en aza indirgenmesi için konuda bilgilenmek, var olan bilgileri tazelemek ve beceri kazanmak gereklidir. Tıp mesleği üyeleri için bu durum daha da önceliklidir. Türk Tabipleri Birliği, acil ve afet gibi olağandışı durumlarda sunulan sağlık hizmetlerini izlemeyi ve gereğinde danışmanlık sağlamayı etkinlik alanları içinde saymakta, toplum sağlığı ve mesleki etkinlik alanındaki sorumlulukları kapsamında sağlık hizmetlerine ilişkin çalışmalarını uzun süredir yürütmektedir.

6 Şubat tarihinde 7.7, 9 saat sonra 7.6 ve sonrasında 6.5’e varan büyüklükte birçok artçı deprem olması ve 10 ili kapsaması deprem felaketi örneğine çok az rastlanan bir durumdu. Çünkü iki farklı depremin kısa aralıklarla olması hem kapladığı alanın büyüklüğü, hem etkilenen nüfusun sayısı (yaklaşık 13 milyon), hem de şiddet açısından 11 şiddetine denk gelmesi, arkasından gelecek felaketin çok daha büyük olacağının göstergeleriydi (1). Ancak bu durumun büyüklüğü, ciddiyeti ve şiddeti merkezi ve yerel kamu yönetimleri tarafından gerektiği şekilde anlaşılamadı. Bu durum özellikle ilk saatlerde ve ilk günlerde yardım ve arama-kurtarma çalışmalarının gecikmesine ve yetersizliğine neden oldu. Bu nedenle depremde kayıplar çok fazla oldu. Resmi rakamlar 50 binin üzerinde can kaybı ve 100 binin üzerinde yaralı olduğunu bildirse de bu rakamların aslında çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir (2).

Bir olağandışı durum ortaya çıktığında öncesinde hazırlıklı olmak, hızlı ve etkin bir hizmet sunarak kısa, orta ve uzun vadede yıkımın etkilerinin en aza indirgenmesi için konuda bilgilenmek, var olan bilgileri tazelemek ve beceri kazanmak gereklidir. Yürüttüğü çalışmalar ile afet bölgelerinde yaptığı hizmetler, afete hazırlık, afeti önleme ve zararlarını en düşük seviyeye düşürmek için faaliyette bulunan birçok sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri vardır. Her türlü afette öncelik insan yaşamıdır. Tıp mesleği üyeleri için bu durum daha da önceliklidir. Birlik ve beraberlik duygusu içinde yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak, kriz ve afet yönetiminin yürütülmesi bağlamında ülkemizde kurulan mesleki STK veya DKÖ’lerinden biri de Türk Tabipleri Birliği’dir. Türk Tabipleri Birliği (TTB), yıllardır olağandışı durumlarda sunulan sağlık hizmetlerini izlemeyi ve gereğinde danışmanlık sağlamayı etkinlik alanları içinde saymakta, toplum sağlığı ve mesleki etkinlik alanındaki sorumlulukları kapsamında olağandışı durumlarda sağlık hizmetlerine ilişkin çalışmalar yürütmektedir (3,4,5,6). Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, depremin hemen ardından bölgeye ulaşmış, sağlık hizmet binalarının ve sağlık hizmetlerinin durumunu tespit etmiş, gönüllü hekimler aracılığıyla sağlık hizmeti sunmuş, kamuoyuna yönelik erken dönem, birinci ay ve ikinci ay raporları hazırlamış, meslektaşlarının ve halkın yaşadığı başta sağlık olmak üzere sorunlar ve çözüm önerileri üzerinde açıklamalar yapmıştır.

TTB Merkez Konseyi, depremin hemen ardından saat 05:37’de bölge illeri tabip odalarını arayarak durum değerlendirmesine başlamış, TTB Olağanüstü Durumlarda Sağlık Hizmetleri (ODSH) Kol Yürütmesi, Sağlık Emek Meslek Örgütleri (SEMÖ), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatristler Derneği ve depremden etkilenen tabip odalarının yönetimlerinden oluşan bir kriz masası oluşturulmuş; kriz masası ilk toplantısını aynı gün saat 11:00’da gerçekleştirmiştir. TTB, diğer tüm etkinliklerini iptal etmiştir. Aynı gün, TTB Merkez Konseyi’nden iki üye etkilenen tüm illeri ziyaret etmek üzere yola çıkmıştır. Bir üye ise o esnada deprem bölgesinde dehşeti yaşamıştır. Depremin ikinci günü TTB Merkez Konseyi ve Kriz Masası depremin olduğu tüm illerde tabip odaları ile il ve ilçelerdeki tüm sağlık birimlerinin durumu ve sağlık hizmetleri hakkında ilk değerlendirmesini yapmıştır. Daha sonradan kriz masası her gün sahadaki görevli hekimlerle irtibat kurarak durum değerlendirmesi yapmıştır (7,8).

TTB tarafından Sağlık Bakanlığı’na ilk günden itibaren gönüllü veya görevli hekimlerin belirlenmesi için duyuru yapılması istenmiş, tabip odalarımız tarafından oluşturulan gönüllü hekimler deprem bölgesine ulaşmıştır. 06 Şubat 2023 tarihli bir yazıyla geçmiş depremlerdeki tecrübelerimizle her türlü desteği sağlamaya hazır olduğumuz Sağlık Bakanlığına bildirilmiştir (9).

1529 hekimden oluşan ilk gönüllü listesi 08/02/2023 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na gönderilmiştir. İkinci günden itibaren ziyaret edilen illerde hızlı sağlık durum değerlendirme raporları hazırlanmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır. 08/02/2023 tarihinde Adana Tabip Odası’nın TTB Lojistik Merkezi olmasına karar verilmiştir. Birçok kanaldan tabip odalarına ya da TTB’ne iletilen yardımlar, bağışlar, Adana Tabip Odası Lojistik Merkezinde toplanmaya başlanmış ve illerden gelen ihtiyaç ve gereksinimler doğrultusunda, toplanan desteklerle doğrudan ya da Adana Büyükşehir Belediyesi ve yardımcı sivil toplum örgütleriyle iletişim kurularak bölgeye ulaştırılmaya çalışılmıştır.

Deprem bölgesindeki tabip odalarından Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya Tabip Odaları ağır hasarlı olduğu için kullanılamaz duruma gelmiştir. Türk Tabipleri Birliği tarafından Tabip Odaları yıkılan iller olan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya B grubu, sağlam iller olan Adana, Diyarbakır, Gaziantep-Kilis ve Şanlıurfa Tabip Odaları A grubu olarak tanımlanmıştır. Kahramanmaraş İzmir Tabip Odası, Adıyaman ve Hatay İstanbul Tabip Odası, Malatya Ankara Tabip Odası tarafından hem yıkılan Tabip Odası binalarını ikame edecek yapıların kurulması ve işleyiş için bilgisayar, jeneratör vb. teçhizat sağlanması hem de bu illerdeki koordinasyonun yürütülmesi için alt yapı kurulması ve gönüllü hekimlerin yerellerdeki koordinasyonu sağlamak üzere eşleştirilmiştir. Bu nedenle ilk günlerde çadırlarda verilen hizmetler konteynerlerin gelmesi ile buralara taşınmıştır.

İlk günden itibaren bölgeye giden TTB Merkez Konseyi üyeleri, tabip odaları temsilcileri, ODSH ve halk sağlığı gönüllüleri tarafından hızlı değerlendirme, belgeleme ve raporlama faaliyetleri yürütülmeye başlanmıştır. Bunlar TTB web sitesinde yayınlanmıştır. İlk on beş gün boyunca her gün saat 15.30’da Deprem Bülteni yayınlanarak günlük veriler ve sorunlar kamuoyu ile paylaşılmış, Daha sonradan deprem bülteni sadece pazartesi günleri yayınlanmıştır (10,11,12).

TTB’nin deprem bölgesinde sağlık hizmet birimleri ile ilgili durum tespit çalışmalarına göre depremde bölgedeki 1.,2. ve 3. Basamak sağlık hizmeti veren binaların çoğu hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiştir. Hatay ve ilçelerinde sadece Dörtyol Devlet Hastanesi, Adıyaman’da ise sadece Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Maraş’ta Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kısmen hizmet verebilmiştir. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi ise depremden zarar gördüğü gerekçesiyle boşaltılmıştır (13,14, 15,16,17,18,19).

Depremde en az zarar görmesi gereken binalar hastaneler olması gerekirken kamu binaları arasında en fazla zarar gören yerlerin hastaneler ve aile sağlık merkezleri gibi sağlık hizmet binaları olması dikkat çekmiştir. Bu durumun var olan yaralı ve can kaybı tablosunu daha da arttırdığı söylenebilir. Can kaybı ve yaralı sayısının artması veya yaralıların daha ağırlaşması veya enkaz altında uzun süre kalınması sonucu gelişen ekstremite dolaşım bozukluğu nedeniyle fasyatomi ve ampütasyon çok yapılmıştır. Enkazdan geç çıkarılma sonucu doku yıkımının fazla olması nedeniyle diyaliz ihtiyacı fazla olmuştur. Yaralı hastalarla ilgili yapılan ameliyatlarla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı açıklama yapmadığı için net bir sayıya ulaşılamamıştır. Depremden sonra hem psikolojik hem de fiziksel rehabilitasyon en önemli konular arasındadır (20,21).

Depremden bugüne kadar sürece sağlık birimleri ve hizmetleri açısından baktığımızda; hastane afet planlarının etkin ve uygulanabilir olmadığını, kamu yönetiminde sorumluluk üstlenenlerin üstlerine düşeni yeterince yapmadıklarını ortaya koymaktadır. Hastane afet planlarının dosyalar içinde kalan dokümanlar olmaması ve uygulamaya geçirilmesi, afet planlarının tatbikatlarla ve eğitimlerle etkinliğinin değerlendirilmesi ve eksikliklerinin giderilmesi şarttır. Uygulanan özelleştirme eksenli politikalar ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” nedeniyle “olağan” dönemlerde de birçok sorunla yüz yüze kalan hastaneler ve hastane çalışanları, afet/olağandışı durumlara hazırlıklı olma konusunda da kendi başlarına bırakılmaktadır. Merkezi, bölgesel ve kurumsal afet zararlarını azaltma yaklaşımının gerektirdiği risk ve gereksinimlerin belirlenmesi, analiz sonuçlarıyla uyumlu afet planlarının hazırlanması, taraflarla paylaşılması, uygulanması, değerlendirilmesi ve güncellenmesi çalışmalarında sürekliliğinin sağlanamamasının olası olağandışı durumlarda sağlık kuruluşlarını, sağlık çalışanları ve toplumu kaosa sürükleyeceği unutulmamalıdır. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta, afet ve olağandışı durumlarla baş edebilmenin kamusal bir görev olduğudur. Türk Tabipleri Birliği olarak, 2009 yılında söylediklerimizi bugüne kadar dikkate almayan Sağlık Bakanlığı’nın ve iktidarın ihmali nedeniyle, bu depremde birçok hastane ve aile sağlığı merkezleri yıkılmış veya çok büyük bölümü de yaşanan hasarlar sonucu kullanılamaz hale gelmiştir (18,19).

Bölgede çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının depremzede olmasına rağmen deprem sonrası ikinci haftadan sonra çalışmaya zorlanmışlar, ailelerinin güvenliği, barınma gibi çok temel yaşamsal sorunlarını çözemediklerini, ailelerini güvenli bölgelere taşıdıklarını, kendilerinin başlangıçta arabalarında, daha sonra sağlık kurumlarının kimi zaman hasarlı binalarında barınmaya çalıştıklarını belirtmişlerdir. Diğer bir grup hekimler ise görevlendirme veya gönüllü olarak çalışmaktadır, bazı birimlerde bir hafta boyunca 7/24 saat, bazılarında iki veya üç vardiya olarak görev yapmaktadırlar. Görevlendirmeler ile ilgili plansızlık, koordinasyonsuzluk ve sorunlar devam etmektedir. Hekimler ve sağlık çalışanları görevlendirmeler için son anda haber verildiği için deprem bölgesine hazırlıksız gelmek zorunda kaldıklarını, hangi bölgeye ve nereye hangi pozisyonda görevlendirildiklerini deprem bölgesine geldikten sonra öğrendiklerini belirtmişlerdir. Özellikle aile hekimleri kimi sağlık birimlerinde ve işlerlik kazanan Aile Sağlığı Merkezlerinde hekim ihtiyacı olduğu halde organizasyon hataları nedeniyle pasif konumda olduklarını, aynı biçimde kimi uzman hekimler ihtiyaç fazlası görevlendirildikleri için huzursuzluk duyduklarını belirtmektedir. Uzmanlık alanlarının gereğini yapamadıklarını ve geride bıraktıkları iş yükünün daha da arttığını ifade etmektedirler. Pek çok birimde ister zaten yerelde çalışmakta olan ister görevlendirme ile gelen hekim ve sağlık çalışanları gündüz çoğunlukla iş ortamında olmakta, gece barınma, ısınma, duş yapma gibi gereksinimler ve fiziki koşulları açısından çoğu kez sıkıntı yaşamaktadırlar. Geçici yerleşim alanlarının bir kısmında henüz yeterli sağlık ekibi ve hizmeti yoktur. Tüm bu durumlar TTB’nin birinci ve ikinci ay raporlarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir (18,19,22).

Depremzedeler açısından bakıldığında deprem bölgesinde sorunlar devam etmektedir. Hala temiz su, barınma, beslenme, temizlik sorunu çözülmüş değildir. Bölgede uyuz ve bit salgınları mevcuttur. İshal vakaları görülmekle birlikte salgın düzeyinde değildir. Ancak havaların ısınması ile birlikte yeterli temiz su, temizlik maddelerinin yeterince sağlanamaması halinde salgın hastalıkların artışı kaçınılmaz olacaktır. Bölgede hala sağlık hizmeti sunumu yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetleri çok önemlidir ve en kısa sürede birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetleri iyileştirilmelidir. Sağlık alanında mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitiminden, koruyucu sağlık hizmetlerine, bölgeye gönderilen hekimlerin barınma-beslenme-temizlik sorunlarından koordinasyonsuzluğa dair birçok sorun devam etmektedir (19).

SONUÇ

Türk Tabipleri Birliği olarak her zaman söylediğimiz gibi olağandışı durumlara hazırlıklı olmak olanaklıdır. Depremin kaçınılmaz, kayıpların önlenebilir olduğunu biliyoruz. Eğer doğal felaket yönetilemezse yapay felakete dönüşür. Evlerin, hastanelerin, binaların üzerimize yıkılmayacağı insanlarımızı ve tüm canlılarımızı enkaz altında yitirmeyeceğimiz bir Türkiye mümkündür.

Ali İhsan ÖKTEN

KAYNAKLAR

  1. Sözbilir H. Kahramanmaraş Depremleri 11 Şiddeti Düzeyinde Hasara Yol Açtı.
  2. 63. Gün! Depremde Ölü Sayısı Ne Kadar Oldu, Güncel Yaralı Sayısı Kaç? Hangi İlde Kaç Bina Yıkıldı, Kaç Kişi Öldü?
  3. 17 Ağustos 1999 Marmara ve 12 Kasım 1999 Bolu – Düzce Depremleri Sonrasında Türk Tabipleri Birliği Faaliyetleri. TTB Yayınları. Ankara, 2002
  4. Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Sağlık Çalışanının El Kitabı. TTB Yayınları. Ankara, 2002
  5. Olağandışı Durumlar İçin Hızlı Sağlık Değerlendirmesi Protokolleri. TTB Yayınları, Ankara, 2002
  6. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremleri Sonrasında Geçici Yerleşim Alanlarında Yaşayanların Sağlık Hizmetlerini Kullanımının Değerlendirilmesi, TTB Yayınları, Ankara, 2001
  7. 6 Şubat 2023 Depremi Hakkında Bilgi Notu – 1
  8. 6 Şubat 2023 Depremi Hakkında Bilgi Notu – 2
  9. TTB Sağlık Bakanlığı’na Dört Yazı Yazdı, Bakanlıktan Halen Dönüş Olmadı: Gönüllü Hekimlerimizle İşbirliğine ve Desteğe Hazırız, İvedilikle Yanıt Bekliyoruz
  10. TTB Deprem Bülteni #2: Kamu Erki Sorumluluklarını Yerine Getirmemektedir
  11. TTB Deprem Bülteni #3: Yurttaşların ve Sağlık Emekçilerinin Temel İhtiyaçları Hâlâ Karşılanmıyor
  12. TTB Deprem Bülteni #19: Salgın Riski Göz Ardı Edilmemeli, Güvenli İçme ve Kullanma Suyu Derhal Sağlanmalıdır
  13. TTB 10-13 Şubat 2023: Hatay Hızlı Değerlendirme Raporu
  14. TTB 10-13 Şubat 2023: Adıyaman Hızlı Değerlendirme Raporu
  15. Gaziantep-Kilis Tabip Odası 12-14 Şubat 2023: Gaziantep Hızlı Değerlendirme Raporu
  16. TTB 16 Şubat 2023: Kahramanmaraş Hızlı Değerlendirme Raporu
  17. TTB Adana, Osmaniye, Gaziantep Nurdağı, Hatay Altınözü ve Hatay Kumlu Hızlı Değerlendirme Raporları
  18. Türk Tabipleri Birliği: 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Ve 20 Şubat 2023 Hatay Depremleri Birinci Ay Raporu
  19. Türk Tabipleri Birliği: I I . Ay Deprem Raporu: Geçici Yerleşim Alanları
  20. Türkiye Acil Tıp Derneği Başkanı: Deprem Bölgesinde Özelleşmiş Sağlık Tesislerine İhtiyaç Olacak
  21. Türkiye Psikiyatri Derneği: 6 Şubat Depremleri İlk Ay Faaliyet Raporu
  22. TTB, Deprem Bölgesindeki Hekimlerin Çalışma ve Barınma Koşullarının İncelenmesi İçin Uluslararası Çalışma Örgütü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na Birer Yazı Yazdı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.