Efsane doktor Agop Kotoğyan

Efsane Doktor Agop Kotoğyan’ın Ardından

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı’nın duayen Öğretim Üyesi Prof. Dr. Agop Kotoğyan erken sayılabilecek bir yaşta (16 Şubat 2018) hayatını kaybettiğinde tıp dünyası ona ağlıyordu. İlk gençlik yıllarımda Agop Bey’in pek çok hikâyesini dinlemiştim. Bu söyleşi öncesinde şirketimizin ulaştırma görevlisi Vahan Şadoğlu’na ‘Cildiyeci Agop Bey’i dumuş muydun?’ diye sorduğumda, ‘Küçük yaşta saçlarım dökülmeye yüz tuttuğunda annem beni ona götürmüştü’ cevabını vermesi de yukarıda anlattıklarımı destekler mahiyetteydi.

Devamı

Kendi Hastalığının Otoportresini Çizen Ressam: William Utermohlen

Alzheimer hastalığı teşhisi konulan ressam William Utermohlen’in, hastalığının başladığı 1995’ten ölümüne kadar 5 yıllık sürede, hatırladığı kadarıyla kendi portrelerini tuvale yansıtmıştır. Bu sürede yaptığı otoportreler, Alzheimer hastalığının kendisinde nasıl ilerlediğini gözler önüne sermektedir. Portrelere bakıldığında ressamın önce korku ve yalnızlığı, sonra isyanı ve öfkesi, ardından da utancı ve ıstırabını görebiliyoruz. Yaptığı resimlerden belli yeteneklerinin ne zaman kaybolduğu adım adım izlenmektedir. Bilim insanları, Alzheimer hastalığının sanat yeteneklerini mahvetmiş olmasına karşılık Utermohlen’in yaratma arzusunu engelleyememesi karşısında çok etkilenmiştir.

Devamı

Kitap Tanıtımı: Lacivert Ülke – Fatih Balkan

Fatih Balkan’ın geçtiğimiz mart ayında çıkan Lacivert Ülke isimli kitabı Dostoyevski’nin Ecinnileri tadında bir alt metin ile okuyucuyu başı sonu olmayan bir yolculukla baş başa bırakıyor. Lacivert Ülke pek çok roman gibi hatırlama ve hatırladığını dile getirme üzerine kurulu olay örgülerinden oluşuyor olsa da katmanlı yapısı ile okuyucuyu içindeki matruşkalara doğru zorlu bir yolculuğa da çıkarıyor. Hem de ne yolculuk?

Devamı

Öykü: Mavi Saten Yorgan – Gönül Malat

Gönül Malat(21.11.2017) Hep başka sahillere doğru sürüklenen bizZaman adlı denizde bir gün, bir lahza içinDemirleyemez miyiz? * Kent daha Kasım’ın başında erkenden beyaza bürünmüştü. Su kristalleri güneşin tamahkarlığı ile parıldayarak dans ediyordu. Şükran buna pek alışkın değildi. Karla kaplı yoldan ufak ve dikkatli adımlarla meşhur kahvaltı salonu yazan yere daldı. Çok acıkmıştı. Hafta içi olduğundan […]

Devamı

Şiir: Putin the War* – Zehra Betül

II.kimin uykusu bu benim kucağımda şimditavanda ışıklar, gece tavandaışıklardan düz, çapraz çizgiler,dışarıyı içeriye doğru, kapalı pencerelerdengeçiyor ışık, kırılıyor tavanda; bir akrobatınesnekliğinde açıp oturuyor bacaklarınıgitgide terbiyesizleşiyor, tavanda ışıltılıparmaklıklar; sıcak bir hapishane burasıgitarı kocamanmış, maviymiş, direnişmişboyanmış düzenedev kadınlar erkeksi; bütün bir insanlıktarihini taşıyormuş sırtındabu benim kollarımda sarmaş dolaş çaprazbağları bir dizin kopmuşitinayla kesilir atların, koşu atlarının,bir gece […]

Devamı

Talat Kırış ile Söyleşi: Hekimlik Anlayışımın Temeli Şefkate Dayanıyor

Bir hekim, bir beyin cerrahı, bir edebiyatçı, bir gezgin, denize ve denizciliğe aşık bir insan ve daha birçok özellikle tanımlayabileceğimiz Prof. Dr. Talat Kırış ile yaptığımız söyleşi ile kendisini tanımak ve tanıtmak istedik. Hekimlik anlayışımın temelinin şefkate dayandığını ve hekimin birinci görevinin şefkatli olmak olduğunu söyleyen Kırış, “İnsana doğrudan dokunan bir meslek hekimlik, en zor, acılı anlarında onlara şifa ve şefkat verebiliyorsunuz. Hayatın başka hangi alanında böyle bir mutluluk olabilir?” diye sordu.

Devamı

Bir Eksik İşim Kalmışsa, Ara

Telefon makineme düşen her türlü gönderinin, neredeyse onda dokuzunu gün içinde silerim. Geri kalanlar, “galeri” bölümüne düşer. Ay sonunda bu gönderilerin çoğunu, hard diske atar ve zaman zaman geri dönüşler yaparak yeniden bakarım; izlerim, okurum, gülerim, ağlarım. Birkaç gün önce, 2022 yılı Ekim ayına ait gönderilere bakarken, birinde adeta mıhlanıp kaldım yerimde. Bildiğim bir olaydı ama yeniden okuyunca, bu defa katbekat hüzünlendim, öfkelendim, hüngür hüngür ağladım ve masaüstü bilgisayarımın sandalyesine geçip bu satırları yazdım. Gönderideki mesaj: “… bu sabah nöbeti devraldığım eş kıdemim, arkadaşım Dr. R. B. Ş. sabaha kadar işleri yetiştirmek için stresten uyuyamadığını söyledikten sonra, eve dönüş yolunda korkunç bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Geriye yoğunluktan dönemediğim, Bir eksik işim kalmışsa ara.”

Devamı

Sherlock Holmes, Prof. Dr. Joseph Bell ve Teşhiste İnspeksiyonun Gücü*

Victoria dönemi İskoçya’sında Britanya’nın en eski tıp okulunun polikliniği… Hastalar, çalışanlar ve öğrenciler günlük koşuşturma içindeler. Poliklinik odalarından birinde, koyu renkli ahşap bir masanın arkasında oturan bir profesör biraz önce odadan çıkan hastasıyla ilgili bilgiler vermektedir etrafındaki öğrencilerine. Siyah takım elbisesinin içindeki manşetli beyaz gömleği, siyah yeleği ve kravatıyla seçkin bir görünümü olan bu beyefendi Edinburgh Tıp Okulunun Adli Tıp ve Cerrahi hocası Prof. Dr. Joseph Bell’dir. Öğrenciler, küçük ipuçlarından sonuç çıkarma yeteneğiyle ünlü olan hocalarını hayranlıkla izlemektedirler. O sırada kapı çalınır ve bir sonraki hasta girer içeriye. Dr. Bell oturduğu koltuktan hafifçe doğurulup, çocuğuyla içeri giren kadını başıyla selamlar. Kadının “Günaydın Profesör Bell” demesi üzerine “Günaydın hanımefendi, feribot yolculuğunuz nasıl geçti” diye sorar.

Devamı