Ali İhsan Ökten
Giriş
Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile birlikte kamu hastanelerinde hizmet alımı veya dış kaynak kullanımı (DKK) yoluyla alınan sağlık hizmetlerinin oranı artmıştır. Araştırma bulgularına göre, hastaneleri hizmet alımı için DKK uygulamasına iten en önemli nedenlerin teknolojiye rahat ulaşmaları, hizmet kalitesini artırmaya yardımcı olması, hasta memnuniyetini artırması ve maliyetleri azaltması; en çok karşılaşılan sorunların ihale prosedürlerinin uzun ve yorucu oluşu, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) ödemeleri geç yapması, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarının düşük olması ve kamu ile özel sektör çalışanları arasında yaşanan iletişimsizliklerdir.
Ülkemizde sağlık alanında hizmet alımı öncelikle temizlik, güvenlik, yemek, bilgi işlem gibi hizmetlerin özel sektörden alınması ile başlamış, daha sonradan laboratuvar hizmetleri, radyoloji hizmetleri, sterilizasyon ve ameliyathane hizmetleri gibi bazı sağlık hizmetleri de DKK yoluyla tedarikçi firmalardan ihale yoluyla satın alınmaya başlanmıştır. Emek yoğun olan sağlık kurumlarında dış kaynak kullanımı, özellikle insan kaynakları yönetiminin önemi düşünüldüğünde giderek artan bir sorun olmaya devam edecektir.
Sağlık hizmetleri, diğer sektörler gibi mekanikleşmiş bir sektör değildir. İçerisinde insan unsurunun çok fazla olduğu, bir ekip dahilinde çalışmayı zorunlu kılan ve her şeyden önemlisi toplum yararı için kamusal olması gereken bir hizmet sektörüdür. Sağlık alanında da diğer sektörlerden esinlenerek hizmet alımı yapılması sağlık alanında yaşanılan sorunların artmasına neden olmuştur. Özellikle son zamanlarda döviz kurlarındaki artma, SUT fiyatlarının güncellenmemesi gibi nedenlerle ilaç ve tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanmış, hastalar ya daha fazla hasta olarak veya ölerek hizmet alımının olumsuz sonuçlarını yaşamışlardır. Radyoloji ve laboratuvar alanlarında başlayan hizmet alımı neredeyse tüm branşlarda başlamış ve yaşanılan sorunlarda giderek artmıştır.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), sağlık alanında hizmet alımına başından itibaren karşı çıkmış, bu konuda Sağlık Bakanlığı’na itirazlarını yapmış sakıncalarını anlatmış ve aktarmış olmasına rağmen iktidar ve Sağlık Bakanlığı bu sistemi devam ettirmiştir. Zaman ise en son yenidoğan olayında belirgin olarak ortaya çıkan sağlıkta ki ticari çeteleşme sonucunda TTB’yi haklı çıkarmıştır.
Tanımlama
Dış kaynak kullanımı (DKK, outsourcing) ifadesi de 1981 yılında Business Week’te çıkan bir makalede ilk kez kullanılmıştır. Oxford English Dictionary DKK’yi, “Bazı mal ya da hizmetleri, bir sözleşme kapsamında organizasyonun dışındaki bir kaynaktan sağlama” olarak tanımlamaktadır (http://tr.wikipedia.org/wiki/ diskaynakkullanimi). Başka bir kaynak dış kaynak kullanımı; “Ürün ya da hizmetlerin örgüt dışı kaynaklardan tedarik edilmesi” olarak tanımlanmaktadır (Koçel 2001). Bir başka tanıma göre ise DKK, “Şirketin devamlılık arz eden bazı içsel faaliyetlerini ve karar haklarını, bir anlaşmaya bağlı olarak, dışarıdaki tedarikçi firma veya firmalara devretmesi” olarak ifade edilmektedir (Greaver 1999). Dış kaynak kullanımı kavramı 1980’li yıllardan itibaren ilk olarak kullanılmaya başlansa da bir yönetim stratejisi ve iş modeli olarak 1990’lı yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır. Dış kaynak kullanımına, küresel kaynak kullanımı da denilebilir.
Sağlık Alanında Hizmet Alımı veya Dış Kaynak Kullanımı
Hizmet alımı ile ilgili olarak yapılan çalışmalara bakıldığında dış kaynaklardan yararlanma yöntemi ile birlikte hastaneler çağdaş yönetim ve organizasyon ilkeleri içerisinde kaliteli, düşük maliyetli, modern teknolojiyi kullanan etkin ve verimli sağlık işletmeleri durumuna geleceği düşünülmektedir. Böylelikle dış kaynaklardan yararlanma yöntemi ile rekabet ön plana çıkacak, dolayısıyla hastaneler bazı hizmet bölümlerinden arınarak uzmanlık hastanelerine dönüşecek diğer taraftan daha az çalışan ile daha çok iş yapılacaktır (Kaplan 2001). Artan rekabet ortamında hastanelerin dış kaynak kullanarak bazı hizmetleri dışarıdan temin etmesi durumunda maliyetlerinin düşeceği ve daha kaliteli bir hizmet sunacağı anlatılmaktadır.
Hizmet alımında hastane yönetimi temel yeteneği olmadığı alanlarda tedarikçi firma bulma yoluna giderek, yiyecek ve içecek hizmetlerini bu konuda uzman olan firmalara, temizlik işlerini temizlik hizmeti veren firmalara, tıbbi ve elektronik cihazların bakım ve onarımı yine bu konuda uzman taşeron firmalara verilmektedir. Sağlık hizmetlerinin sunulması hastanelerin temel yeteneği olarak kalmakta, yardımcı ve destek hizmetlere tedarikçi firma bulma yoluna giderek sağlanmaktadır (Yıldırım-2011).
Hastanelerin dış kaynaklardan yararlanmaları iki yolla mümkün olmaktadır. Bunlar destek hizmetleri ve temel yetenekleridir. Destek hizmetleri temizlik, yeme-içme, çamaşır, güvenlik gibi hizmetlerdir. Temel yetenekler ise hastaneye ileri teknoloji açısından yüksek maliyet gerektiren klinik hizmetleridir. Hastane yönetimleri bu gibi hizmetleri de artık (yoğun bakım, radyoloji, laboratuvar, diyaliz vb.) dışarıdan temin etmektedirler. Birçok batılı ve gelişmiş ülkede hastane işletmeciliğinde dış kaynak kullanımı yönetim destek faaliyetleri ile klinik hizmetler olarak iki alanda değerlendirilmektedir (Shinkman 2000, Yılmaz 2013).
Amerika Birleşik Devletleri’nde yıllardır hastaneler temizlik, yemek hizmeti, çamaşırhane, hesap işlemleri, tıbbi cihaz bakım onarımı, yabancı dil hizmetleri, acil bölümleri, anestezi, hastane çağrı merkezleri, kardiyoloji, eczane, güvenlik, bilgi sistemleri, tesis faaliyetleri, otoparklar, rehabilitasyon, psikiyatrik tesis alanları ve tüm dünyadaki tıbbi kayıtlar gibi faaliyetleri DKK yoluyla temin etmektedirler (Miller-Washington 2006).
Ülkemizde sağlık alanında hizmet alımı öncelikle temizlik, güvenlik, yemek, bilgi işlem gibi hizmetlerin özel sektörden alınması ile başlamış, daha sonradan laboratuvar hizmetleri, radyoloji hizmetleri, sterilizasyon ve ameliyathane hizmetleri gibi bazı sağlık hizmetleri de DKK yoluyla tedarikçi firmalardan ihale yoluyla satın alınmaya başlanmıştır.
Yiğit, 2004 yılında yaptığı “Dış Kaynaklardan Yararlanma ve Hastane İşletmelerinde Uygulanması” başlıklı tez çalışmasında temizlik, çamaşırhane, danışmanlık, hasta transfer, güvenlik, yemek ve tıbbi cihaz bakım onarım hizmetleri gibi faaliyetler üzerinde yoğunlaşmıştır (Yiğit 2004). Yine Güngör’ün 2007 yılında yaptığı “Dış Kaynak Kullanımı (Outsourcing): Kahramanmaraş’taki Hastanelerde Bir Alan Araştırması” çalışmasında; güvenlik, çamaşırhane, bilgi işlem, bakım onarım, danışmanlık, personel taşıma, temizlik, yemek, finans ve yatırım ile muhasebe alanlarında yapılan faaliyetler irdelenmiştir (Güngör 2007). Gözüküçük ve Çelik’in çalışmasında ise hastanelerde DKK yoluyla alınan sağlık hizmetlerinin ihale hazırlık aşamalarından uygulama aşamalarına kadar her safhasında karşılaşılan sorunlar ile bu sorunlara yönelik çözüm önerileri araştırılmıştır (Gözüküçük-Çelik 2012). Bu çalışmalarda hastane işletmelerini, DKK uygulamasına iten çeşitli nedenler arasında en fazla maliyetlerin azaltılması, hizmet kalitesinin artırılması ve teknolojik yeniliklerin takip edilmesi gibi nedenler gösterilmiştir. DKK ile ilgili yapılan başka bir araştırmada tespit edilen ilginç bir durum kamu hastanelerinin özel hastanelere oranla daha fazla oranda dış kaynak kullanımı yaptıklarıdır (Döğücü-Sayim 2009).
Ülkemizde yapılan bir çalışmada hastanelerde DKK yolu ile en fazla MR, BT, biyokimya, mikrobiyoloji laboratuarı ve radyoloji alanları ilk beş sırada yer alırken bu hizmetleri nükleer tıp, eczane, hemşirelik, tıp hizmetleri, kemik dansitometrisi, mamografi vb. hizmetler takip etmektedir (Kavuncubaşı-Yıldırım 2010). Bu hizmetlerin ve cihazların temin edilmesi hastaneler açısından maliyetli olduğu için hastane yönetimi bu hizmetleri dışarıdan alarak daha avantajlı hale geldiği belirtilmektedir.
İşçi’nin 2004 yılında yaptığı araştırmaya göre hastanelerin yaklaşık yüzde 77’sinin yönetim-destek faaliyetlerinde (temizlik, yemek pişirme, bakım-onarım, güvenlik vb.) dış kaynaklardan yararlandığı, %23’ünün ise görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri gibi tanı ve teşhiste kullanılan klinik hizmetleri dışarıdan satın aldığı görülmektedir (İşçi 2004). Yurtdışındaki uygulamalar dikkate alındığında yönetim-destek faaliyetleri olarak; çamaşırhane, hasta memnuniyeti ölçümü, tıbbi atık yönetimi, bahçe bakımı, dokümantasyon, otelcilik (kat) hizmetleri, otopark yönetimi gibi; klinik hizmetler olarak ise; diyaliz, anesteziyoloji, patoloji, elektroensefelografi, meslek hastalıkları tedavisi, nükleer tıp, yenidoğan bakımı gibi çok geniş sayılabilecek alanda dış kaynaklardan yararlanıldığı görülmektedir (Sunseri 1999).
Ülkemiz hastane sektöründe, DKK veya hizmet alımı uygulamalarının başlangıcı 1990’lı yıllara kadar dayanmaktadır. Öncesinde bütün hizmetler devlet eliyle gördürülmekte idi. İlk dönemlerde daha çok yönetim-destek faaliyetlerinde DKK uygulamasına gidilmiştir. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın 2003 yılında yayınlamış olduğu 70 numaralı genelge ile;
Bakanlığa bağlı sağlık kurumlarının artan hasta potansiyeli, hastalık profillerinin değişmesi, birçok hastalığın tanı ve tedavisinin yüksek teknoloji ürünü tıbbi cihazlarla sağlanabilir hale gelmesi sonucu bazı kurumların bu cihazları satın alma yoluyla temin ettiği, ancak birçok kurumun sağlık hizmetleri sunumunda gerekli olan yeterli sayıda ve özellikte tıbbi cihaza sahip olmadığı, bu cihazlarla sunulması gereken hizmetlerin sunumunda yetersizlik ve aksamalar olduğu bilinmektedir.
Tıbbi cihazların yüksek fiyatları nedeniyle yeterli sayıda temin edilememeleri, teknolojilerinin hızla değişmesi, bu cihazların alımına yönelik ödenek tahsisi yapılamaması, bakım ve destek hizmetlerinin kurumlarca sağlanamaması, bu cihazları işletecek eğitimli personel konusunda sıkıntı yaşanması, sayıca az olan bu cihazlarla sunulan tetkik ve tedavi hizmetlerinde uzun sıralar oluşması gibi nedenlerle tetkik ve tedavi amacıyla kullanılan tıbbi cihazların hizmet satın alımı yoluyla teminine karar verilmiştir. Bu genelgenin (g) maddesinde belirtilen; “Hizmet satın alınarak kuruma kurulan tıbbi cihazların işletilmesi için gerekli olan uzman personel ve teknisyen düzeyindeki personel ile birlikte hizmet satın alınabilir” hükmüne istinaden hastaneler DKK uygulaması ile hizmet vermeye başlamıştır (Gözüküçük-Çelik 2012).
Özellikle görüntüleme ve laboratuvar alanlarında hekimlerin tanı ve teşhis işlemlerinde büyük kolaylık sağladığı düşünülen bu hizmetler, büyük hastanelerde personeli ile birlikte satın alınmaktadır. Bu alanlarda özel sektör tarafından uzman personel istihdam edilmektedir.
Yapılan araştırmalarda hastaneleri hizmet satın almaya iten en önemli nedenin, teknolojiye rahat ulaşması olduğu görülmektedir. Yine tıbbi cihazların kalibrasyonu, yedek parça ve sarf malzeme temini işlemleri için daha az kaynak ve zaman ayrılması, hastalara verilen randevu sürelerinin kısalması, hasta memnuniyetinin artması da ilk nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde ki birçok kaynakta dış kaynak kullanımının ilk nedeni olarak maliyetlerin azaltılması gösterilmiştir (Gözüküçük-Çelik 2012).
Hastane yöneticilerine göre DKK’nin nedenleri önem sırasına göre sıralanırsa, hasta tatminini yükseltmek, sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırmak, kurumsal imajı olumlu yönde etkilemek, hizmetin sürekliliğini sağlamak, modern teknolojiyi takip etmek, maliyetleri azaltmak, sağlık hizmetleri sunumuna odaklanmak vb. gibi nedenler daha fazla önem derecesine sahip iken, hastanenin büyümesini kolaylaştırmak, yeni yönetim stratejilerinden faydalanmak, finansal riskleri tedarikçi firma ile paylaşmak, hastanelerde esnekliği sağlamak vb. gibi nedenler hastane yöneticileri açısından orta derecede öneme sahiptirler. Son olarak kadrolu çalışan eleman sayısını azaltmak da düşük seviyede öneme sahiptir gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır (Kavuncubaşı-Yıldırım 2010).
Hizmet alımı yapılırken hizmet satan şirketlerinde yaşadıkları sorunlar olarak ihale prosedürlerinin yoruculuğu, firmalara yapılan ödemelerin gecikmesi, SGK’nin kamu hastanelerine geç ödeme yapması, ödemelerin geç yapılması nedeniyle hastanelerin bazı hizmetleri (ilaç ihaleleri gibi) DKK yoluyla yapamadıkları belirtilmiştir (Gözüküçük-Çelik 2012). Gözüküçük ve Çelik’in çalışmasında özel sektör temsilcilerinin en çok şikâyetçi oldukları konulardan biri (%95,2), SUT fiyatlarının bu hizmetlerin alınması için yetersiz olduğu görüşüdür. Özellikle hastanelere ihale yoluyla alınan tıbbi ve cerrahi malzemeler konusunda özellikle SUT fiyatlarındaki piyasaya göre olan olumsuzluklar veya SGK’nın geri ödemelerinin uzun olması nedeniyle firmalara olan ödemeler geciktiğinde, firmaların hastanelere malzeme vermemesi de dönem dönem sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konularda TTB farklı tarihlerde gerekli açıklamaları yapmıştır.
- Tedavi Hizmetlerinin Aksamaması için Tıbbi Malzemeler Konusunda Acilen Gereken Önlemler Alınmalıdır. 2021.
- Sağlık Uygulama Tebliğinde Yapılan Değişiklikler Hakkında TTB Görüşü. 2022.
- Yaşamsal Önemdeki İlaç ve Tıbbi Malzemelerin Temini İçin Gerekli Önlemler Bir An Önce Alınmalıdır. 2022.
Personeli ile birlikte alınan sağlık hizmetlerinde, asistan eğitiminin olumsuz etkilendiği, özel sektör çalışanları ile kamu çalışanları arasında iletişim problemleri yaşandığı, ast üst ilişkisi doğduğu ve bunun uyumsuzluklara neden olup, verimsizliği artırdığı ve özel sektör çalışanlarının haklarının korunmadığı da yaşanan başka bir sorun olarak araştırmamız sonuçları arasında yer almaktadır (Gözüküçük-Çelik 2012). Firmalarla yapılan anlaşma sürelerinin uzunluğunun hizmet kalitesini olumsuz etkilediği de araştırmadan anlaşılmaktadır. Bu çalışmadan çıkan bir başka sonuçta DKK ile hizmet alımlarının yaygınlaşacağı ve hastanelerin peyderpey özelleşeceği, bunun da ileride firma tekelleşmesine yol açacağı görüşü belirtilmiştir. Sözleşme sürelerinin bir yıldan fazla olması durumunda özel sektörün hizmet kalitesinin düştüğü, her hizmetin dışarıdan alınmasının bazı meslek gruplarını olumsuz etkileyeceği ifade edilmiştir. Bu çalışmada hizmet alımının bazı olumlu sonuçları da belirtilmiştir. Örneğin eczacılık, radyoloji, laboratuvar gibi hizmetlerin özel sektörden satın alınması ile kamuda bu meslek gruplarına olan ihtiyaçların azalacağı, sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınması ile hedeflenen amaçlara ulaşıldığı; bunda özellikle hasta memnuniyeti ve hizmet kalitesinin artmasının, teknolojik yeniliklere rahat ulaşabilmenin etkisinin olduğu, hizmetlerin verilmesi sırasında yaşanan aksaklıklara karşı verilen cezai müeyyidelerin yeterli olduğu, sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınması ile hastane yönetiminin sorumluluğunun azaldığı, kamu hastaneleri ile özel sektörün bu uygulama ile karşılıklı olarak fayda sağladığı, hastane maliyetlerinin azaldığı da araştırmanın başka bir sonucu olarak belirtilmiştir.
Bu çalışmada genel olarak sağlık hizmetlerinin dışarıdan alınmasında, yönetsel pozisyona sahip olmanın ve çalışma şeklinin satın alınan sağlık hizmetlerinin sunumu esnasında karşılaşılan durumlar üzerinde etkili olduğu anlaşılmıştır. Araştırmaya göre maliyeti yüksek ve hasta potansiyeli az olan hizmetlerin (PET CT gibi) il bazında tek bir hastaneden verilmesinin daha uygun olacağı önerilmiş, hastanelerin tek tek şartname hazırlaması yerine bütün hastaneler için tek elden ortak bir şartname hazırlanmasının zamandan tasarruf sağlanması, ihale sürecinin kısalması ve kontrolün daha kolay olması gibi nedenlerle daha uygun olacağı görüşü de yazılmıştır. Bu çalışmada dikkat çeken bir sonuç katılımcıların %50,6’sı ise her türlü sağlık hizmetinin (dâhiliye, cerrahi, intaniye gibi) dışarıdan alınması önerisini doğru bulmamıştır.
Sonuç
Sağlık kuruluşları insan sağlığının korunması, önlenmesi ve tedavi edilmesi gibi faaliyetleri içerir. Kişilere sunulan sağlık hizmetleri üç aşamada gerçekleşir; birinci basamak sağlık hizmetleri, daha çok koruyucu sağlık hizmetlerini içerir. İkinci basamak sağlık hizmetleri, uzmanlaşmış hekimlerin verdikleri tedavi hizmetlerinin hastane ortamında verilmesidir. Üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde ise daha çok eğitim ve teknoloji ön planda olup, eğitim ve araştırma hastaneleri örnek verilebilir. Birinci basamak sağlık hizmetleri kolay ulaşılabilir olmasına rağmen üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin ulaşımı daha zordur.
Toplum sağlığı için en önemli şey birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu sağlık hizmetlerinin gelişmiş olması ve buna uygun olarak bütçeden pay ayrılmasıdır. Ancak 2025 bütçesinde sağlığa ayrılan pay %7 civarında olup, bütçenin 1/3’ü koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılırken 2/3’ü tedavi edici hizmetlere ayrılmıştır. (2025 Yılı “Merkezi Yönetim Bütçe Yasa Teklifi”nde Sağlık Bakanlığı’nın Payı Koruyucu Hizmetlere de Tedavi Edici Hizmetlere de Yetmeyecek. 2014.). Bu oranlar tersine çevrilmediği sürece toplumsal ve kamusal sağlık sağlanamayacaktır.
Sağlıklı yaşamak her insanın ihtiyacıdır ve insanların sağlıklı yaşamalarında hastaneler önemli rol oynamaktadır. Hastaneleri önemli hale getiren ikinci neden verilen hizmetin maliyetinin çok yüksek olmasıdır. Bu durum tüm dünyada yaklaşık olarak böyle olmakla birlikte tedavi edici hizmetlerin oransal olarak daha yüksek olduğu ülkelerde sağlık hizmetlerinin maliyeti giderek artmaktadır. Hastane maliyetlerinin yüksek olmasının nedeni uygulanan sağlık politikalarının yanlışlığı, koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerinin daha ağırlıklı olması, gelişmiş teknolojinin kullanılmasının getirdiği maliyet, kullanılan malzeme ve ekipmanlarının fiyatları ile istihdam edilen personelin ücretlerinin diğer sektörlere göre daha yüksek olmasıdır. Teknolojik gelişmeler, hasta beklentilerinden meydana gelen artış, hastaneler arasındaki rekabet, kaliteli sağlık hizmeti sunumunun sağlanma gerekliliği, artan fiyatlara karşı maliyet baskısı kompleks bir organizasyon olan hastanelerin birtakım yönetim araçlarını kullanımını zorunlu kılmaktadır. Sağlık yöneticileri her geçen gün maliyeti düşürmek için çeşitli yollar aramışlardır. Sonunda hizmet alımı veya dış kaynak kullanımı yoluyla maliyeti düşürmeyi planlamışlardır. Ancak bu durum beraberinde başta sağlık hizmetlerinde kalite düşüklüğü olmakla birlikte birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Sonuç olarak DKK ile yaşanılan sorunlar şöyle özetlenebilir;
1-Özel sektöre veya şirketlere yapılacak ödemelerin tam veya zamanında yapılmaması sağlık hizmetinin aksamasına yol açmaktadır.
2- Kamu ile özel sektör arasında özellikle hizmetlerin sunumu esnasında, yaşanan iletişim sıkıntılarından sağlık hizmeti sunanlar, sağlık hizmeti alanlar ve genel olarak sağlık hizmetleri olumsuz etkilenmektedir.
3- Özellikle ekonomik krizler esnasında döviz kurlarının artması, SUT fiyatlarının düşüklüğü, iktidar tarafından güncelleme yapılmaması ve buna bağlı olarak firmaların ilaç ve tıbbi malzeme vermemesi dönem dönem hastaların hayatını tehdit eder hale gelmiş, hastaların tedavisi aksamış, kanser hastalarının tedavisi yapılmadığı için hastalıkları ilerlemiş, özellikle protez gerektiren yaşlı hastalar erken ameliyat yapılmadığı için komplikasyonlar gelişmesi nedeniyle, bu hastaların bir kısmı vefat etmiştir.
4- Sözleşmeler yapıldığı tarihten bir süre sonra güncellenmediği için piyasa koşullarına uyum sağlanamaması nedeniyle bu durum sağlık hizmetlerini olumsuz etkilemiştir.
5- İhale prosedürleri çok uzun bir süreç olup, bu esnada yine hastalar, hekimler ve sağlık hizmetleri olumsuz etkilenmektedir.
6- Her ilde hastanelerin tek tek şartname hazırlaması, malzemelerin kalitelerinin farklı olması, farklı fiyat uygulamaları ekonomik, kalite ve hizmet açısından farklılıklar doğurmaktadır.
7- Maliyeti yüksek ve hasta potansiyeli az olan hizmetler için (PET-CT, nükleer tıp gibi) il bazında tek bir hastanede uygulanması daha uygun olacaktır.
8- Özel sektörle yapılan anlaşmaların süresinin çok uzun tutulması, hizmet esnasında gerekli, yeterli ve kalifiye personel istihdam etmemeleri verilen sağlık hizmetlerinin niteliğini düşürmektedir.
9- Hastanelerde, ameliyathanelerde kamu personeli yerine özel sektörün elemanları istihdam edilmesi taşeronluğu arttırmıştır.
10- DKK ile hizmet sağlayıcı firma tarafından temin edilen personelin çalışma ortamında birçok özlük haklarının ihlal edilmesine, yıllık izin ve kıdem tazminatlarının verilmemesine, hastane ortamında asıl işlerde çalıştırılmalarına rağmen düşük seviyede ücretlerinin ödenmesine kadar birçok problem teşkil etmektedir.
11-Sağlık devletlerin veya iktidarların üzerlerinde en fazla durması gereken kamusal bir alan ve insan hakkıdır. Sağlık aynı zamanda özel hastanelere veya özel ticari işletmelere bırakılmayacak kadar özel bir alandır. Bu nedenle sağlık kamusal ve toplumsal bir insan hakkı olarak görülerek sağlık harcamalarının tamamı kişilerin hiçbir harcama yapmadan kamu kaynakları ile sağlanmalıdır.
12-TTB bu konuda geçmişte olduğu gibi gelecekte de özelleştirmeye, piyasalaşmaya, taşeronluğa, hizmet alımına karşı çıkan söylem ve politikasına devam edecektir.
Kaynaklar
• Döğücü M. Şemsettin, Sayim Ferhat. Hastanelerde Dış Kaynak Kullanımı Kocaeli Örneği. Conference: Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongresi, Antalya Volume: Cilt 3, 2009
• Gözüküçük Muharrem, Çelik Yusuf. Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde Dışarıdan Sağlık Hizmeti Alımı: Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, Cilt: 15, Sayı:2, 2012
• Greaver Maurice F. Strategic Outsourcing: A Structured Approach to Outsourcing Decisions An Initiatives. AMA Puplications, New York. 3(51):129-171. 1999
• Güngör Mine. Dış Kaynak Kullanımı (Outsourcing): Kahramanmaraş’taki Hastanelerde Bir Alan Araştırması, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. 2007
• İşçi E. Hastanelerin Yönetiminde Dış Kaynak Kullanımının Önemi ve İstanbul İlinde Bir Uygulama. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Organizasyon Bilim Dalı, İstanbul. 2004
• Kaplan A. Sağlığın Özelleştirilmesi Hakkındaki Düşünceler. Yeni Türkiye Dergisi, S. 40, 2001
• Kavuncubaşı Ş., Yıldırım S. Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi, Ankara, 2010
• Koçel T. İşletme Yöneticiliği. 8. Baskı. Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul. 2001
• Miller R. K., Washington K. D. The 2006 Healthcare business market research handbook, 2007
• Shinkman R. Outsourcing On The Upswing. Modern Heathcare 30(37):46-51. 2000
• Sunseri R. Outsourcing On The Outs. Hospital&Health Networks 73 (10):5153. 1999
• Yıldırım M. O., Dış Kaynak Kullanımı ve Hastanelerde 3PL Lojistik, Bahçeşehir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetimi Programı, YYLT, İstanbul, 2011
• Yılmaz Nadiye. Dış Kaynak Kullanımı (Outsourcıng) ve Hastanelerde Dış Kaynak Kullanımı (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yönetimi Anabilim Dalı Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi Bilim Dalı, 2013