II.
kimin uykusu bu benim kucağımda şimdi
tavanda ışıklar, gece tavanda
ışıklardan düz, çapraz çizgiler,
dışarıyı içeriye doğru, kapalı pencerelerden
geçiyor ışık, kırılıyor tavanda; bir akrobatın
esnekliğinde açıp oturuyor bacaklarını
gitgide terbiyesizleşiyor, tavanda ışıltılı
parmaklıklar; sıcak bir hapishane burası
gitarı kocamanmış, maviymiş, direnişmiş
boyanmış düzene
dev kadınlar erkeksi; bütün bir insanlık
tarihini taşıyormuş sırtında
bu benim kollarımda sarmaş dolaş çapraz
bağları bir dizin kopmuş
itinayla kesilir atların, koşu atlarının,
bir gece girilerek gizlice ahıra, ertesi gün
büyük koşu,
ha bir attır ha bir kadındır; kesilir usturupluca
turp kessin bir kadın, havuç rendelesin, börülce haşlayın,
oturup yiyelim hep birlikte bir akşam sofrasında
değil ki böyle… bir gece bu arka çapraz,
topal kalır at, kadın topal; bu bir mucize tanrının bana,
ondan bu, topal doğmadı ki topal bırakıldı diyen cılız sesler.
III.
kimin uykusu bu şimdi benim gözlerimde
göndere çekilmiş bayrağın ipi vurup duruyor tıp tıp
siren direğine bir güvertede, bir gemide,
bir ses işte öyle tıp tıp tıp…
Demek etrafta sessizlik, demek gece, ki ayırt ediliyor;
bir ip vuruyor, vuruyor demire ki atlı haydutlar yaklaşıyor
nal sesleri karışıyor trenin ıslıklarına,
Kızılderililer saklıyor kayalık yamaçlar,
oklar vızıldıyor başımda, bir uyku titreyerek
kaçmış gelmiş yanıma, kim bilir kimin
uykusu bu kaçmış
soğuktan uyuyamayan bir çocuğun göçmen
guruldayan midesi hamile,
kamara soğuk, gece,
baykuşlar 360 derece döndürüyor boynunu
bağırıyor gece:
yumurtanız var mııı ???
IV.
kapıyı çalıyor yabancı, önce boynunu
uzatıyor içeri,
var diyoruz yumurta da var, dahası bir
boynu yok aslında
demek oluyor bir hışırtısı var, bir yaprağın,
bir yılanın
deyince bir ürkme, bir sürünme, bir
sürtünme
dükkanlar boş, laflar boş, marketler kapalı,
kimin uykusu bu şimdi bir uykusuzluk
olarak benim kollarımda
kimin kötü rüyası bu,
kimin fısıltısı düşmüş bu benim ağzıma
V.
bir kadın,
donmuş,
diyorlar,
sokakta,
öylece söyleyiveriyorlar
putin’in bombaları ısıtamamış mı onu
diyorum
kontur çekerek, çerçeveleterek bu sözü
duvarıma asıyorum
–ha! ha! ha!
duymazdan geliyorum görmezden sonra
şimdi iyi de böyle, kar desenli kamuflaj
pantolonları,
kar var ya o kar: kirli
kış var ya o kış: kirli
dalmaçyalı köpekler, tanklar, tahta kuruları
ağrılı çıbanlar, uyuz salgını
döndürülen dolaplardan aşağı bakınca
kötü kere tulumları içinde mahşerin dört atlısı;
boğulmalarına ramak kala bastırıldıkları
kanlı çanaktan kaldırıyorlar nihayet
başlarını;
burnu kocaman olmuş soytarının, kıpkırmızı
(Ateş Bahsi s. 12-14)
* Kahrolsun Savaş